Blockchain: Dünyadan Regülasyonlar ve Örnek Davalar Serisi #1
Seeellaaam arkadaşlar! 👯♀️ Hazırsanız muhteşem bir konuyu anlatacağım sizlere. Bu uzun bir seri olacağı için ve aktarmak istediğim çok fazla şey olduğu için bu yazıyı bir seri haline getirdim. Böylece sadece 1 makalede her şeyi okumak yerine birkaç farklı yazıda bildiklerimi özetledim sizlere. Serinin ilk yazısı bu, ama devamı da yolda 🤍🤍
Öncelikle bu yazıda göreceğiniz ve öğreneceğiniz belirli başlı konuları aşağıda sıralamak istiyorum.
Şimdi, uzun kısma geçmeden önce, (tahmin edeceğiniz üzere) blockchain ve web3'e dair bilinmesi gereken bazı kavramlar ve durumlar var. Mesela bu kavramlardan bazıları şu şekilde :
Bu yazıda hepsini tanımlamaya vakit kalmayacaktır. Ancak, hangisine dair nasıl bir direktif ya da mevzuat yayınlanmış, önemli kurumların bu kavramlara tepkisi ne şekilde vs vs. göreceğiz 💥
Hazırsanız birkaç gelişme ile başlamak istiyorum.
Dünyadan Gelişmeler
En genel kapsamda dünyadan kripto varlıklara dair gelişmeleri bir resim ile özetledim, hemen sizlerle paylaşayım.

Avrupa Birliği Bankacılık Otoritesi (EBA) 2019 yılında bir Kripto Varlık Raporu yayınladı. Bu rapora göre EBA, kripto varlıkları 3 ayrı kategoride değerlendirdi:
Daha sonrasında ise bu tasnife 2 kategori daha ekledi :
Daha sonrasında ise Avrupa Birliği Kripto Varlık Tüzüğü taslağı, 2020 yılında Eylül ayında bir taslak yayınladı, bu taslağa göre kripto varlıklar 3 farklı şekilde sınıflandırıldı :
Bu sınıflandırmalar sonrasında ABD’de 2020 Temmuz ayında, Amerikan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (OCC) tarafından amerikan ulusal bankalarının kripto varlık saklayabilmelerine izin verildi.
Neden önemli bu sınıflandırmalar? Çünkü, uluslararası regülasyonlara göre her şeyden önce kripto varlıkların hangi sınıfa ait olduğu belirlenmeli ve ona göre işleme tabi tutulmalı. Yazının ilerleyen kısmında göreceğimiz gibi, coin ve tokenların tabi oldukları yükümlülükler aynı değil. Tokenlar zaten başlı başına KOCAMAN bir çerçeve. Onlarca çeşit token var. Sırayla geliyorum hepsine merak etmeyin 🙂🍀
TOKEN & COIN AYRIMI!
Buradan itibaren yazdıklarımı çok daha dikkatli bir şekilde okumanızı istiyorum sayın okuyucular. Çünkü yukarıda da söylediğim üzere, bir tasnif gerektiğinde, regülasyon çalışmalarında bile en çok karşılaşılan husus söz konusu varlığın hangi sınıflandırmaya tabi olduğu. Token ise başka, coin ise bambaşka bir yol izleniyor. Bu sebeple bu ayrımı bilmek gerçekten çok önemli.
Bu başlıktan da anlaşılacağı üzere Token ve Coin ifadeleri birbirlerinden farklı kavramlardır. Farklı sınıflandırmaya aittirler. Ortak özellik gösterebildikleri olur ancak FARKLIDIRLAR.
Ben bir görsel ile ufak bir sınıflandırma göstereceğim sizlere, fakat bu listedeki çeşitlilik her geçen gün artıyor, bu sebeple sadece bu kadar ile kısıtlı olmadığını bilmenizi isterim.

Sürekli sözünü ettiğimiz Blockchain teknolojisi, kocaman bir evrensel kümedir. Bu kümeye baktığımızda çok fazla alt küme ile karşılaşırız. Token ve Coinler de bu kümenin iki ayrı alt kümesi olarak ifade edilebilir.
Kimi zaman bu iki kavram birbirinin yerine kullanılsa da anlam ve fonksiyonel olarak farklı olduklarını hatırlamanız önemlidir.
TOKEN
En basit ve öz ifade ile Token kavramı Jeton olarak da karşınıza çıkar. Peki tam olarak neyi kast etmekteyiz?
Bu listeye daha nice tanımlar eklemek mümkün, fakat burada özü anlamamız önemli. Önemli olan ne işe yaradığını ve ne için kullanıldığını anlamanız 📘
Şimdi yukarıdakilerin yanına bir de teknik bir tanımlama getireceğim. İşte o zaman coin ve token ayrımını kavramanız çok kolaylaşacak.
Token, kendisine ait herhangi bir Blokzinciri altyapısına sahip olmayan, bu sebeple de başka bir Coin’in Blokzincirini kullanan(başka bir zincir üzerinde var olan) kripto varlıktır.
Bir de kullanım amacı var tabiki, burada Whitepaper kavramını öğreneceğiz. Blokzincir teknolojisi kullanarak Token projesi yapan girişimcilerin, bu tokenın özelliklerini yazması beklenen açıklayıcı rapora Whitepaper denir. (Regülasyonlarda da inanılmaz büyük bir öneme sahiptir). Token’ın hangi kapsamda kullanıldığı ihraççısının (üreticisi) Token’ın tanıtıldığı Whitepaper’da belirtilir.
Yani örneğin herhangi bir tokenın işlevi, kullanım fonskiyonları, içeriği, yol haritası, arzı, use-caseleri… gibi gibi detayların Whitepaper’da ihraççı tarafından açıklanması gerekir. Bunun öneminden şöyle bahsedeyim sizlere, token’ın alıcıları için bir güven gerekir. Neden yatırım yapar insanlar? Çünkü projeye ve projenin geleceğine güvenirler. İşte bunu sağlamanın en sağlam yollarından bir tanesi, whitepaper’ı ciddiye almak ve dürüst bir şekilde yazmaktır. Özellikle alıcılar ve yatırımcılar için, projenin güvenirliği ve dürüstlüğü önemlidir. (kendi araştırmanızı kendiniz yapın, sırf popüler insanların ya da popüler yatırımcıların tavsiye etmesi, sizde güven oluşturmasın, açın whitepaper okuyun)
COIN
Bitcoin’den hatırlayacaksınız bu kavramı.🙂 Coin ve Token kelimeleri birbirlerine çok benzeyen anlamlar için kullanılırlar. Asıl fark, kendi blokzinciri üzerinde işlem görmesinde yatar. Peki Coin nasıl tanımlanır?
Token, bir başka blokzincir üzerinde işlem görürken (örn. Ethereum) Coinlerin kendisine ait zincirleri vardır.
İlk kripto para ve kripto varlık olan bitcoin, ortaya çıktıktan sonra binlerce proje ortaya çıktı. Kimisi token olarak kimisi coin olarak.. Bitcoinden sonra farklı işlevlere ve görevlere sahip ortaya çıkan bu kripto varlıklara altcoin (alternatif) denilmektedir.
Token Çeşitleri
Security Token, bundan sonra sürekli olarak karşımıza çıkacak olan ve regüle edilebilirlik bakımından diğerlerinden daha kolay ayrılabilen bir token çeşididir. Çünkü SEC ve Howey testi sayesinde, tespit edilmesi kolaydır. SEC, sadece 4 soru sorarak bir varlığın security token olup olmadığını tanımlamaktadır 🙂 Security token ise gerçek para/hisse senedi niteliği taşıdığı düşünüldüğü için sürekli olarak davalarda karşımıza çıkar.
🍊 Howey Testi ve SEC 🍊
VEEEEE geldik enn önemli konuya. Daha önce eminim SEC’i duymuşsunuzdur, özellikle Ripple (XRP) davasından ya da diğer onlarca büyük davadan…
SEC : Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetleri ve Borsa Komisyonudur. SEC’in blok zinciri projeleri hakkında uzun zamandır beklenen kılavuzu olan Dijital Varlıklar Çerçevesi sadece on bir sayfadır ve onu kullanıcı dostu ve erişilebilir kılmak için sade bir İngilizce dili kullanılarak yazılmıştır. Bu yazıda bu çerçevenin içeriğinden, SEC’in kararlarından ve en önemlisi Howey Testi’nin security token bulmak için nasıl kullandığından bahsetmek istiyorum.
1946'da SEC tarafından dava edilen ve kaybedilen William Howey’nin adını taşıyan Howey testi ICO ve web3 ekosistemine ışık tutan bir Regülasyon olarak karşımıza çıkıyor.
1933 tarihli Menkul Kıymetler Yasası’nın 2(a)(1) Bölümü uyarınca, “yatırım sözleşmeleri” olarak nitelendirilen borsalar, senetler, defterler, tahviller ve hisse senetleri gibi menkul kıymetler olarak anılır, tüm menkul kıymetler (üretilen, yatırım yapılan, satılan..) ABD’deki Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) kaydolmalıdır.

Şimdi yukarıdaki bilgiyi kullanacağız.
Howey bir narenciye patronuydu. Florida’da büyük portakal bahçelerinin yanı sıra, konukların çok fazla portakal suyu içtiğini tahmin ettiğim bölgede bir oteli vardı. Konuklar otele giriş yaptıklarında bir bardak portakal suyu alırlardı. Ayrıca müşteriler Howey’nin portakal bahçelerinin bir kısmına yatırım yapma fırsatı buldular.
Portakal bahçelerinde bir “hisse” satın aldıysanız, Howey’nin işçileri portakal ağaçlarına yönelecekler, portakalları toplayacaklar ve ürünleri satacaklardı. Portakal fiyatlarının hızla artması nedeniyle, arazinin giderek daha değerli hale geleceğini iddia ettiler bu sebeple müşteriler bunu uzun vadeli büyük bir yatırım olarak görmeye başladı. Ancak hiçbir müşteri, SEC’e bundan bahsetmedi ya da gidip bu yatırım hakkında bilgi vermedi.
Bir yandan, bu makul görünüyordu. İnsanlar, değer kazanacağı beklentisiyle her zaman gayrimenkule yatırım yaparlar, öyle değil mi? Öte yandan, bir şey şüpheli görünüyordu — gelecekteki kar vaadi ve müşterilere portakal suyundan başka bir şey sunmadıkları gerçeği.
Ne olursa olsun SEC, bunun bir gayrimenkul yatırımı olmadığını, daha çok hisse senedi yatırımına benzediğini savundu.

Müşteriler, bir menkul kıymet kayıt bildirimi kaydetmeyerek yasayı aştıkları için bu borsalar için SEC tarafından dava edildi. Üst mahkeme, bir tercihte bulunurken, davacıların portakal bahçesini geri kiralama anlayışının bir tür anlaşma olduğunu belirtti. Böylece, Yüksek Mahkeme, borsaların menkul kıymet kayıt gerekliliklerine maruz kalan yatırım sözleşmeleri olup olmadığına karar vermek için bir dönüm noktası testi oluşturdu.
Howey testi ilk defa 1946 yılında Supreme Court, SEC v. W.J.Howey Co. davasında konu edildi. Ve o günden bu yana da uygulanmaya devam edildi.
Howey testi , bu koşullar yerine getirildiğinde bir “yatırım (hisse senedi) sözleşmesinin” var olduğunu söylüyor:

Yani bir blok zinciri tokeninin daha da basit testi, sadece şunu sormaktır: İnsanlar bunu bir hisse senedi gibi mi düşünüyor? Diyelim ki biri dünyanın tüm portakallarını blok zincirine koyacak PortakalChain adında yeni bir proje başlattı. PortakalCoin adlı yeni bir blok zinciri tabanlı belirteç aracılığıyla para toplarlar ve birkaç ay içinde kârla satabileceğinizi umarak 1000 dolarlık OrangeCoin satın alırsınız.
Bu, menkul kıymetler yasasına girer — bu,PortakalChain’in kurucuları ve destekçilerinin bu yasalara uymaması durumunda yasal olarak sorumlu tutulabilecekleri anlamına gelir. Muhtemelen büyük bir yatırım değil ama yine de SEC’in radarındasınızdır.

SEC’in çerçevesi, ne yapamayacağınıza dair sekiz sayfadan oluşur, ancak yapabileceklerinize (belki, muhtemelen, birçok uyarıyla birlikte) iki sayfaya sahiptir. SEC yatırımcıyı korumak isteyen bir kurumdur aslında bakıldığında. Bu kadar inceleyip araştırmasının sebebi de, sürekli olarak yatırımların zarar görmemesi ve yatırımcının bu işten zararlı çıkmamasıdır.

Yukarıda sizlere tokenlardan bahsettiğimde bir bölüm vardı, whitepaperlar! Özellikle ICO sürecinde SEC, projelere ciddi bir zaman ayırıp hangi projenin neyi amaçladığını incelemektedir. Yatırım fırsatları olarak blok zinciri tokenlerini satmanın sorunu, “bilgi asimetrisi” dediğimiz şey tam olarak budur. Yani ICO’da belirtilen planlama ile gerçek hayatta projenin time-line’ı ne kadar uyuyor buna bakıyor.
Örneğin, yatırımcılar Portakal hissesini satın alıyorlarsa, bunun çok önemli olduğunu düşünüyorlarsa, şirket içinde yöneticiler muazzam kayıplarını gizlemek için kitaplar hazırlıyorsa, bu bir sorundur.
Örneğin bu bilgi-asimetrisi konusunu harika bir örnek vererek açıklamak istiyorum. ICO sürecine başlarken ve ilerleme sürecinde gerek tereddütleri ortadan kaldırmak gerekse de güven oluşturmak için yol haritaları paylaşılır.
Bir proje vardı geçmişte, ABD’de ortaya çıkmıştı. ReCoin adlı bu proje SEC tarafından da incelenen bir ICO’dur. ReCoin projesinin oluşturulma ve ICO süresince ReCoin Group Foundation ve DRC World (Diamond Reserve Clup) , proje hakkında “ReCoin TOKENI, ELMASA/TAŞINMAZA DAYALI BİR VARLIKTIR ” açıklamasını yapmıştır. Ve yine whitepaperın içeriğinde, proje sahiplerinin profesyonel avukatlardan ve yatırımcılardan oluştuğu yazılmıştır. SEC tarafından yapılan incelemede böyle bir avukat ya da yatırı cının olmadığı görülmüş, beyanlar çürütülmüştür.

SEC’i görmezden gelmenin dezavantajı var mı?
İki önemli yaptırım eylemi kategorisi vardır:
ICO finansmanının tamamını (neredeyse) alan SEC örnekleri:
Artık SEC ile ilgili olarak ne kadar riskli durumların olduğuna dair bir fikriniz olduğuna göre, çeşitli token tekliflerine ve bunlarla ilişkili SEC riskine bir göz atalım.
Aşağıdaki görselde gösterilen kripto para birimlerinden biriyseniz veya jetonunuzun bir menkul kıymet olarak sınıflandırılmayacağından yeterince eminseniz (örneğin, Kripto Derecelendirme Konseyi’nin Puan Kartı’nı kullanarak) sizin için bir sorun yoktur. Ama gitmeniz gereken yol budur. Yukarıdaki 4 Howey test sorusuna cevap vermek ve ICO’nuzun başarısından emin olmak..
Önceki SEC başkanının ve mevcut SEC başkanının da belirttiği gibi, birçok ICO’yu menkul kıymet arzı olarak görüyorlar. IEO’lar yalnızca borsalardaki ICO’lardır ve IDO’lar yalnızca DEX’lerdeki ICO’lardır, bu nedenle hepsi için SEC nazarınada aynı düzenleyici riski taşırlar.

Airdrop’lar
Evet, ne yazık ki jetonunuzu airdropla gönderseniz bile SEC yine de peşinize düşebilir. Airdropların Howey Testinin ilk basamağını (“bir para yatırımı”) karşılamadığını düşünebilirsiniz, ancak “para”nın çok geniş bir şekilde yorumlandığı ortaya çıktı ve token veren kuruluş herhangi bir şey alırsabu durumda siz de SEC’in radarına girersiniz.
Örneğin token bir fayda sağlıyorsa, ve tokenı tanıtan veya airdrop’un bir parçası olmak için görev yapan kişiler de varsa ortada howey testi ve SEC kararları kesinlikle incelenmelidir. Bu konuda bana da ulaşabilirsiniz, dilerseniz 🤍🤍
INO’lar (İlk NFT Teklifleri)
Dürüst olmak gerekirse, modern NFT’ler bana menkul kıymetlerden çok sanat veya ürünler gibi görünüyordu. Ancak bu, birçoğunun gelecekte menkul kıymet sayılmayacağı anlamına KESİNLİKLE gelmez. Airdrop’lar Howey Testini geçebilirse, ilk basamaktan kaçınmış gibi görünmelerine rağmen, o zaman SEC’in çeşitli NFT’lerin Howey Testini de geçtiğini söylediğini tamamen görebiliriz. Şu an SEC bu konuda epey zaman ve emek harcıyor ✌🏻
Bunu söylüyorum çünkü SEC mümkün olduğu kadar geniş bir kapsama sahip olmaya çalışıyor gibi görünüyor NFT’ler, airdroplar, ICO’lar…. SEC’e bakmamış sıradan bir insan olsaydım, NFT’lerin açıkça menkul kıymet olmadığını söylerdim. Ancak SEC bu konuda çok titiz davranıyor ve yakında bazı NFT’lerin de SEC’in radarında olduğunu görebiliriz.
Mantıklı olabilecek bir yaklaşım, sadece INO’nuzu yapmaktır ve daha sonra, SEC daha sonra sizinki gibi NFT’lerin menkul kıymetler olduğunu düşündüklerini gösterirse, kendinizi onlara rapor etmektir.
Gladius Network’ün ICO’ları ile yaptığı şey tam olarak buydu ve onlar hiç para cezasına çarptırılmadı, çünkü gidip kendilerini ifade ettiler (rapor ettiler🐝).
Şimdi bu serinin ek 4 makalesi daha var, onları yazıyorum. Diğer yazılarımda görüşmek üzere, hoşçakalın 🤍🍀